şişli yabancı travestiler

Şişli Yabancı Travestiler: Gökkuşağının İstanbul Şubesi

Yedi tepesi, boğazı, kedileri ve bitmek bilmeyen trafiğiyle başlı başına bir evren. Ama bu şehrin bir de yüzeyin altında, daha az konuşulan, daha renkli, daha cesur bir kalbi var İstanbul’un. İşte o kalbin en güçlü attığı yerlerden biri de şüphesiz Şişli. Konumuz ise bu kalbin uluslararası ritmini belirleyenler: Şişli yabancı travestiler.

Şimdi dürüst olalım. Bu konuyu bir belgesel ciddiyetiyle ele alabilirdik. Ama hayat yeterince ciddi değil mi zaten? Gelin, bu konuya biraz kahkaha, biraz dedikodu ve bolca samimiyetle yaklaşalım. Çünkü Şişli’nin sokaklarında yankılanan topuklu ayakkabı sesleri, sadece bir yürüyüşün değil, aynı zamanda hayata atılan kahkahaların da habercisidir.

Neden Şişli? GPS’te Gökkuşağı Mı Var?

Herkesin aklındaki o meşhur soruyla başlayalım: Neden Şişli? Yani, Rio de Janeiro dururken, Amsterdam varken, Berlin’in o meşhur kulüpleri göz kırparken, dünyanın dört bir yanından gelen travestiler neden valizlerini toplayıp soluğu Şişli’de alıyor? Acaba Şişli Belediyesi gizlice binaların tepesine dev bir disko topu mu yerleştirdi? Yoksa metronun anonsları “Bir sonraki istasyon, Osmanbey… Lütfen inişlerde peruklarınıza dikkat ediniz” şeklinde mi yapılıyor?

İşin esprisi bir yana, Şişli’nin bir çekim merkezi olmasının çok mantıklı sebepleri var. Burası sadece bir ilçe değil, aynı zamanda bir mikro-kozmos. İstanbul’un tam göbeğinde, ulaşımın kalbinde yer alması bir yana, Şişli her zaman kentin daha açık fikirli, daha modern ve daha “dünyalı” yüzü olmuştur. Burada bir Brezilyalı samba kraliçesiyle bir Rus balerinin aynı kuaförde fön çektirmesi, bir Taylandlı güzellikle bir Fransız şansoncunun aynı markette avokado seçmesi işten bile değildir.

Bu kültürel çeşitlilik, elbette Şişli travesti kızlar için de bulunmaz bir nimet. Kendi ülkelerinde belki de yargılanacakları, dışlanacakları bir kimliği burada çok daha rahat yaşayabiliyorlar. Çünkü Şişli’de “farklı” olmak, bir anormallik değil, standart bir durumdur. Burada kimse sizin nereden geldiğinize, ne giydiğinize veya kirpiklerinizin uzunluğuna (eğer gerçekten göz alıcı değilse) pek takılmaz. Herkes kendi hayatının koşturmacasındadır ve bu koşturmaca içinde herkesin varoluşuna bir alan açılır.

“Google Translate’le Makyaj Malzemesi Almak”: Yabancı Olmanın Tatlı Zorlukları

Tabii ki hayat her zaman pırıltılı ve toz pembe değil. Hele bir de yabancıysanız ve o pırıltıyı sağlamak için doğru simi bulmaya çalışıyorsanız! İstanbul’da, özellikle Şişli’de yabancı bir travesti olmanın kendine has, trajikomik zorlukları var.

Düşünsenize, Tayland’dan gelmişsiniz. Ülkenizde makyaj malzemeleri hem ucuz hem de envai çeşit. Buraya geliyorsunuz ve “waterproof mascara” demek yerine kasiyere “su geçirmeyen kirpik boyası” demeye çalışıyorsunuz. Aldığınız cevap muhtemelen “Abi rimel mi istiyon?” oluyor. İşte o an, dil bariyerinin en komik ve en gerçek halini yaşıyorsunuz.

Ya da pazara çıktınız. O muhteşem elbiseyi tamamlayacak taze çilekleri almak istiyorsunuz. Pazarcı amcaya “How much?” diye soruyorsunuz, amca size beş parmağını gösterip “Beş!” diye bağırıyor. Siz onu 5 lira sanarken, meğer amca “kilosu elli lira” demeye çalışıyormuş. O çilekler bir anda dünyanın en pahalı aksesuarına dönüşebiliyor.

Bu liste uzar gider:

  • Taksiciyle Pazarlık Sanatı: Gideceğiniz yer 10 dakikalık mesafe olsa da, taksimetrenin bir anda uluslararası bir borsa endeksine dönüşme potansiyeli. O anlarda yapılan el kol hareketleri, neredeyse bir modern dans performansı niteliğindedir.
  • Emlakçı Gerçeği: “Merkezi, aydınlık, kullanışlı” diye tarif edilen evin, aslında “metro durağının üstünde, bütün gün spot ışığı alan ve yatağın salonda olduğu” bir stüdyo daire çıkması. Özellikle yabancıysanız, bu “tercüme kayıpları” daha sık yaşanır.
  • “Abla Nerelisin?” Sorusu: Belki de en sık karşılaşılan durum. Bu masumane soruya “Brezilya” dediğinizde, karşınızdakinin aklında anında bir karnaval canlanması ve size samba yapmanızı beklemesi… Hayır canım, her Brezilyalı samba yapmaz, tıpkı her Türk’ün göbek atmadığı gibi!

Ama tüm bu zorluklar, aynı zamanda birbirinden komik anıların da kaynağı oluyor. Belki de Şişli yabancı travestiler topluluğunu birbirine bu kadar bağlayan şey, işte bu ortak “hayatta kalma” hikayeleridir. Birbirlerine hangi markette ucuz ve kaliteli avokado olduğunu söylemek, hangi taksicinin “turist tarifesi” uygulamadığını fısıldamak, ya da en iyi peruk yapıştırıcısının nerede satıldığını paylaşmak… Bunlar, yazılı olmayan bir dayanışma ağının temel taşlarıdır.

Podyumdan Sokağa: Şişli’nin Moda ve Güzellik Anlayışına Uluslararası Dokunuş

Şişli’nin zaten kendine has bir şıklığı vardır. Osmanbey’in tekstil atölyeleri, Nişantaşı’nın lüks butikleri derken, burası zaten bir moda merkezidir. Ancak Şişli yabancı travestiler, bu moda anlayışına yepyeni bir boyut, yepyeni bir renk katıyorlar. Onlar podyumu beklemezler, sokağı podyuma çevirirler.

Bir sabah Kurtuluş’ta yürürken, sanki New York Moda Haftası’ndan fırlamış gibi birini görebilirsiniz. Abartılı omuz vatkaları, neon renkli bir tulum ve yerden göğe uzanan platform topuklular… Bu, bir “gösteri” değildir. Bu, kimliğin en saf, en filtresiz halidir. Latin Amerika’nın sıcak ve cüretkar renkleri, Asya’nın zarif ve detaycı estetiği, Avrupa’nın minimalist ama keskin çizgileri… Hepsi Şişli’nin sokaklarında harmanlanır ve ortaya eşsiz bir stil çıkar.

Bu durum, güzellik anlayışını da doğrudan etkiliyor. Makyaj artık sadece kusurları kapatmak için değil, bir sanat formu olarak kullanılıyor. Göz kapakları bir tuvale dönüşüyor, dudaklar cesur renklerle bir statement yapıyor. Şişli yabancı travestiler, güzelliğin tek bir kalıba sığdırılamayacağını, herkesin kendi güzellik tanımını yaratabileceğini her gün yeniden kanıtlıyorlar.

Bu durum yerel halk için de ilham verici. Başta yadırgayan gözler, zamanla hayranlığa ve meraka dönüşüyor. O cesur renk kombinasyonları, o iddialı aksesuarlar, yavaş yavaş Şişli’nin genel estetiğine sızıyor. Belki de o gün gördüğünüz o neon yeşili ceket, bir sonraki sezon Osmanbey’deki bir vitrinde karşınıza çıkıyor. İşte bu, kültürlerin en organik, en güzel etkileşimidir.

“Bir Kahvenin Kırk Yıl Hatırı Varsa, Bir Kokteylin Kaç Yıl Vardır?” – Sosyal Hayat ve Topluluk

İnsan sosyal bir varlıktır ve travestiler de bu kuralın bir istisnası değil, hatta tam tersi, en sosyal, en hayat dolu olanlarıdır. Peki, Şişli yabancı travestiler nerede sosyalleşir, nerede dertleşir, nerede gecenin yıldızı olurlar?

Şişli ve çevresi, bu konuda oldukça cömert. Gökkuşağı bayrağının gururla dalgalandığı mekanlardan, kimsenin kimseyi yargılamadığı bohem kafelere kadar birçok seçenek mevcut. Bu mekanlar sadece birer bar veya kafe değil, aynı zamanda birer “güvenli alan”dır. Günün yorgunluğunu atmak, dil bariyerinin yarattığı stresi unutmak ve sadece “kendin olmak” için sığınılan limanlardır.

Bu mekanlarda kurulan dostluklar ise bir başkadır. Düşünsenize, bir masada Venezuela’dan gelmiş bir makyaj sanatçısı, Filipinler’den gelmiş bir dansçı ve Almanya’dan gelmiş bir DJ, kırık Türkçeleri ve bolca İngilizce ile birbirlerine hayatlarını anlatıyorlar. Ortak dilleri, ne İspanyolca ne de Almancadır. Ortak dilleri, “trans” olmaktır. Ortak dilleri, benzer yollardan geçmiş olmanın getirdiği o derin anlayıştır.

Bu sohbetlerde neler konuşulmaz ki… En son çıkan dedikodulardan, aile özlemine; flört maceralarından, vize başvuru süreçlerinin zorluklarına kadar her şey masaya yatırılır. Birinin moral bozuk olduğunda, diğerleri hemen bir “acil durum kokteyli” ısmarlar. Birinin yeni bir peruğa ihtiyacı olduğunda, en iyi dükkanları bilen kişi anında devreye girer. Bu, kan bağıyla değil, yaşanmışlıklarla kurulan kocaman bir ailedir.

Zorlukların Ötesinde: Bir Umut Olarak Şişli

Tüm bu kahkahaların, renklerin ve pırıltının arkasında, elbette ki ciddi zorluklar da var. Yabancı düşmanlığı, transfobi, bürokratik engeller ve ekonomik sıkıntılar, hayatın acı gerçekleri olarak varlığını sürdürüyor. Bir iş bulmanın, güvenli bir ev kiralamanın veya sadece sokakta rahatça yürümenin ne kadar zor olabildiğini en iyi onlar biliyor.

Ancak Şişli yabancı travestiler, bu zorluklara karşı inanılmaz bir direnç gösteriyorlar. Onlar, sadece hayatta kalmıyorlar, aynı zamanda “yaşıyorlar”. Her kahkahaları, her dans edişleri, her cesur kıyafetleri, aslında “Biz buradayız, varız ve hiçbir yere gitmiyoruz” demenin bir yoludur.

Şişli, onlar için sadece bir ilçe değil, aynı zamanda bir umuttur. Kendi ülkelerinde bulamadıkları kabulü, özgürlüğü ve topluluğu buldukları bir yerdir. Burası, yeniden doğdukları, kendilerini buldukları ve kendi hikayelerini yazdıkları bir sahnedir.

Şişli ve yabancı travestiler arasındaki ilişki, tek taraflı bir aşk hikayesi değil. Şişli onlara bir sığınak sunarken, onlar da Şişli’ye renk, cesaret, neşe ve uluslararası bir ruh katıyorlar. Onlar, bu şehrin monoton griliğine karşı atılmış en parlak fırça darbeleridir.

Bir dahaki sefere Şişli’de yürürken, etrafınıza biraz daha dikkatli bakın. Belki köşedeki kafede kahkahalarla sohbet eden o renkli grubu görürsünüz. Ya da belki karşınızdan gelen ve yürüyüşüyle adeta yeri titreten o muhteşem varlıkla göz göze gelirsiniz. Onlara bir gülümseme gönderin. Çünkü onlar, İstanbul’u İstanbul yapan o eşsiz, kaotik ve harika mozaiğin en değerli, en pırıltılı parçalarından biridir. Ve bu şehir, onlarla çok daha güzel.

Scroll to Top